Kendini güzelliğinden ötürü zaman zaman yanlış durumların içine girmiş bulabiliyorsun. Kıskançlıktan ötürü başın derde de giriyor ancak sen bütün dertlerini geride bırakabilecek kadar güçlü ve iradelisin. Fakat özgüveninin bir sınırı olmalı; zira Bellerophontes kendisine o kadar güveniyordu ki Pegasus’a binerek gökleri fethedebileceğini düşünüyordu…

Bellerophontes efsanesinin diyarı Çıralı’ya bir yolculuğa ne dersin?

Gücünle, ikna kabiliyetinle, insanlarda uyandırdığın güven duygusuyla her ortamda söz sahibi olabiliyorsun. Aşılması zor engelleri aşabilir, herkesin imkânsız gözüyle baktığı şeyleri gerçekleştirebilirsin. Fakat bütün bunların bir bedeli de var: Kendini her şeyi yapabilecek bir şekilde konumlandırıp, ufacık bir başarısızlığında öfkenle her şeyi berbat edebilirsin. Unutma ki Poseidon da Athena ile girdiği yarışı kaybedince hiddete kapılıp Atina’yı sular altında bırakmıştı.

Poseidon’a sahip çıkan Didim, heykelini de dikmişti... Bu sonuç ışığında, Didim’e bir seyahat iyi gelmez mi?

Saf bir aşk, doğa, kuş cıvıltıları tam sana göre… Ancak bununla birlikte doğal bir avcılık içgüdün de var. Gel-gitler yaşamak, senin için adeta bir sabah sporu. Hayata hep olumlu yanından bakmaya çalışıyorsun ancak bunu her zaman başarabildiğin söylenemez. Fakat üzülmeye gerek yok: Sen gönlünü kış tut, bahar gelirse şansına!

Artemis Tapınağı’nın yer aldığı Efes’in diyarına doğru uzanmak, kulağa güzel gelmiyor mu?

Kurnazsın ancak bu kurnazlığını yer yer kötülüğe kullanabiliyorsun. Kendi tercihlerini sonuna kadar savunabiliyorsun ve bu tercihlerinden dolayı her şeyi göze alabilecek kadar cesursun. Fakat unutma, Sisyphos da böyleydi ve sonsuza kadar bir kayayı bir tepenin üzerine taşımakla cezalandırıldı… Üstelik kayayı tepeye ulaştırdığında, devasa kayanın tekrar aşağı düştüğü söylenegelmiştir. Kurnazlık her zaman iyi olmayabilir.

Sisyphos’un ruhuna eşlik etmek için, onun çıktığı kadar olmasa da Türkiye’nin en yüksek noktasına çıkmak adına Ağrı’ya bir seyahat planlamaya ne dersin?